11 yıl önce evimizi satın aldığımızdan beri, her zaman kiracılarımız vardı. Nadiren kullandığımız fazladan bir yatak odamız olduğu için de bu yaşam tarzımızın bir parçası oldu. Şimdiye kadar çok iyi bir deneyim yaşadık. Dünyayı evimize taşıyoruz. Ayrıca, sahip olduğumuz varlığımızı, yani evimizi en iyi haline getirmek için de iyi bir yol.

Misafirler geldiğinde ben eğer hala çalışıyor isem, genellikle girişlerini kızım yapıyor. Bunu yapmaya bayılıyor ve sanki bu onun için bir işmiş gibi hissediyor. Misafirlerimiz için de iyi bir başlangıç, çünkü buranın bir aile evi olduğunu tamamen anlıyorlar.

Çocuklar “Şu restorana gitmelisiniz. Bu kahveciye gidin. Kesinlikle şu hamburgeri denemelisiniz" gibi önerilerde bulunuyor. Birçok misafirin bu çok hoşuna gidiyor. Hoş karşılandıklarını hissediyorlar ve kesinlikle Güney Londra'daki hayatı öğreniyorlar.

Mutfağımızın tertemiz olduğundan emin oluyorum (iki çocuğunuz olduğunda bu hiç kolay değil!). Ayrıca, ön bahçenin düzenli ve çekici olmasını sağlarım.

Yerel ürünler satın alıyoruz. Çiftçi pazarlarından alışveriş yapıyoruz ve Airbnb'de ev sahipliği yapmasak maddi olarak karşılayamayacağımız güzel, taze organik gıdalarla besleniyoruz.

İki çocuklu olunca tahmin edeceğiniz üzere oldukça önemli. Aktivitelerimiz var, meşgul insanlarız ve bazen yerin sadece bize ait olmasını istiyoruz. Ne zaman ev sahipliği yapacağımıza karar verme esnekliği harika.

Bizim yerimize rezervasyon yapıldığında, açıklamada aile yeri olduğu yazılı; çoğu zaman misafirler bundan memnun oluyorlar ve bunu anlıyorlar. Eğer çocuklarla da etkileşime girmeyi istiyorlarsa, daha da iyi. Bu da genelde, arada mutfakta hep birlikte bir fincan çay içiyoruz demek oluyor. Günümüzden söz ediyoruz ve sonra herkes kendi işine bakıyor. Bu oldukça hoş bir temas noktası.